Derler ki 'Yazar olmak için; kim olduğunuzu bilmeniz, tonunuzu keşfetmeniz gerekir.''
6.sınıfta -ki bu ergenliğe geçiş dönemim
olmakta- kafamda milyonlarca kez büyüttüğüm aptal çocukluk isyanlarımdan
esinlenip karaladığım kağıtların beni 2 yılda yazdığım denemelerle gurur duyacak kadar olgunlaştırabileceği
kimin aklına gelirdi? Beni bu çılgın akıma sürükleyen , şimdi her bi molekülü
yok olmuş günlüğümdü belki.
Bugün
dışarı çıkıp kitap okudum biraz. Sınavdan sonra henüz sene sonu gelmediğinden
'yarım keyif' yaşamak açısından,kafamı dağıttım.Kitapla tabi.Alışılmadık
şekilde bu ay kitaplara tonlarca para döktüm ve iki günde bir kitap bitirerek
kitap canavarı abimi kıskandırmayı başardım.
Olgunlaştığımı hissettiğimi yazmak istedim.
Artık
küçüklüğümdeki gibi -2 sene önce küçüktüm ben- yazdıklarımla yüzleşmekten
korkmuyorum. Onları okuyabiliyorum ve değerlendirebiliyorum.Türkçe kitabıma
Ali'li,Ayşe'li hikayelerden daha iyilerini yazıyorum ve sınıfta da okuyorum. Okuyorum.
Henüz
tonumu keşfettim diyemem.Ayrıca olgunlaştım dedim büyüdüm demedim. Daha yaşadığım ne ki?
Kendimle
yüzleşebildim,artık takma isim kullanmıyorum.Sınavdan aldığım notu ne bir ne
iki fazla söyledim bu sefer. 480.
Sınav
stresinden burnumun tam ortasına özenle konumlandırılmış devasa sivilce
hariç,görünüşümden bile memnunum.
Artık bamya
yiyorum.
'Sakla
samanı gelir zamanı' ilkesiyle eski deneme defterlerimi dolabın bi ucunda terk
edilmiş olarak bulduğumda her ne kadar
korkarak da olsa açıp okudum bugün ve güldüm kendime. Ben.Gülmek.Hemde kendime.Aferim bana.
Bugün
acıyıp evin manyak kedisini besledim.Üşenmeden, beni çileden çıkartan hayvanı
besledim.
Geçen gün
okulda en nefret ettiğim kıza bile gülümsedim.
Demem o ki'' Hey dicey! Puçço henz ap! ''
Olgunlaştım
artık yani. Hakkımda bölümünü düzenlemenin bile zamanı geldi hatta.
Hayatımda
bir kez olsun okumadığım Cin Ali günlerim geride kaldı. La Fonten'e gelince, o
da bazı şarkılar gibi eskimiyor.